Aşağı yukarı 6 yıla yakın, belki de daha fazla süredir ABCSPOR’da yazılar yazıyorum. Okuyucu ve takipçilerim iyi bilir ki, G.saray yazılarımda dönem dönem özellikle kulübün “lisenin yanı mekteb-i sultani’nin değil, halkın takımı olduğuna” dem vurdum hep. Ancak türlü dönemde yaptığım bu durum tespitleri, son 2 seçimdir lisenin boyunduruğundan çıkıp halkla bütünleşmişken, 22 Mart günü, başka bir cümle bulamıyorum, “tek kelimeyle” bir darbe girişimiyle sekteye uğradı.
Duygun Yarsuvat’ın Mayıs 2015’te koltuğunu Dursun Özbek’e bırakması, 3 kupalı 4 yıldızlı Hamza hocanın infazı, arkasından 2 kupalı Riekerink’in yollanışı, Karabük’ten Tudor’la başlayan “gerileme dönemi”, UEFA’dan men cezası, Groeskotz transfer skandalı, Ostersunds faciası, kulübün sembolleşen ismi Sneijder’in yollanışı, Tudor’la yolların ayrılması ve Terim. Ve kongrede halkın ve gerçek G.saraylıların sesi Mustafa başkanın kazanması… Yönetimde yer aldığı 4 sezonda 4 şampiyonluk yaşayan Abdurrahim Albayrak’ın katılması. Gelen şampiyonluk. UEFA ile yürütülen “çok başarılı “görüşmeler, ceza ve menden kurtulma. Mali disiplinle ilk kez artıya geçiş…eeeee, tabi ki birileri rahatsız olacaktı.
Sonuçta hala G.saray gibi artık Beyoğlu Çiçek pasajı karşısındaki tarihi alandan çıkıp dünya markası olmuş bir camiaya, milyonların sevgisine mazhar olmuş, Avrupa’da kupa kazanmış bir güzelliğe bundan kötüsü yapılamazdı. Daha Hagi’nin sarı kırmızı parçalıyı giydiği günleri kundakta hatırlayanların (kuvvetle muhtemel aldıkları işaretle!)verdikleri oylarla yönetime MALUM çevrelerce darbe yapıldı.
Sonuçta artık bence Adnan Polat başkandan sonra bu yapılan 2.ibra kriziyle, liseciler ve derin lise kendi kendini imha etti.. Mahkemenin kuvvetle muhtemeldir ki vereceği “hükümsüzdür” kararı, G.saray’ın yolunu aydınlatacak ve rakiplerin bile yapamadığı şampiyonluk yolculuğunda “konsantrasyon” olacaktır.
Seçimle gelen seçimle gider, her türlü girişimi, hele ki başarılı bir yönetime, tek kelimeyle LANETLİYORUM !
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: [email protected]
