https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KIRMIZI ŞEYTANLAR AMERİKAN ‘TİM’İNİ UZATMADA GEÇTİ!

Okunması Gerekenler

CEM SIPAHITurnuvanın 2. turunun son maçında karşı karşıya gelen Belçika ile ABD bizlere, gerçekten son derece zevkli bir karşılaşma izlettiler. Grup maçlarının tümünü  kazanmasına rağmen, düşük tempodaki oyunu ile kendisini gizli favori olarak gösteren tüm otoriteleri mahcup eden Belçika, bu maçta ilk dakikadan itibaren yüksek tempo yaparak maçın kontrolünü ele geçirdi ve Amerikalılara maç boyunca oldukça zor anlar yaşattı. 90 dakika boyunca kalesinde sayısız gol pozsiyonu ve şut gören Jürgen Klinsmann’ın ekibi, normal süreyi Tim Howard’ın onlarca kurtarışı sayesinde 0-0’a bağlamayı becerirken, bir de son dakikada yedek santrfor Wondolowski’nin ayağından maçın en net fırsatını ve de ayağına gelen turu kaçırarak oyunun heyecanının tavan yapmasını sağladı.

Nefes nefese geçen uzatmanın ilk yarısında ise, oyuna sonradan giren Romelu Lukaku’nun fiziksel üstünlüğü ve süratinde yararlanarak maçı 2-0’a taşıyan Belçika, uzatmanın ikinci yarısında bir türlü gelmeyen 3. oyuncu değişikliği ile beraber yorgunluğa teslim oldu. Bu periyotta, Amerikalıların geleneksel inatçılığına ve enerjisinin son damlasına kadar savaşmasına bir kez daha şahit olduk. Sınırlı kapasitesine rağmen skoru 2-1’e getirmeyi başaran ABD Milli Takımı, son dakikalarda, maçı penaltılara taşıyacak pozisyonları da bularak tüm dünyanın takdirini kazanarak  da olsa turnuvaya veda ettiler. Ancak müthiş bir 120 dakika seyrettiğimizin üzerinde sanıyorum herkes hemfikirdir.

america4Kişisel olarak turnuvanın açık ara en iyi  3 kadrosundan birine  sahip olduğunu düşündüğüm Belçika, bu maçta ilk defa var olan büyük potansiyelini ortaya koyarken, çeyrek finaldeki rakibi Arjantin’e de önemli bir mesaj verdi kanaatindeyim. Belçika, 23 kişilik kadrosu ve hatta bu kadroya alınmayan diğer bir 10-15 kişilik oyuncusu ile birlikte dünyanın en yetenekli 2-3 takımından biri ise, bunlardan bir diğeri de Arjantin. Ancak her iki takımın da, bu olağanüstü yetenek havuzunu sahaya bir takım olarak çıkaracak teknik direktörlere sahip olduğunu düşünmüyorum.

Belçika teknik direktörü Marc Wilmots, oyunculuğunda tüm kıtanın saygısını kazanmış bir futbolcuydu. Teknik direktör olarak da, Belçika’yı belli bir noktaya kadar taşıdığı gerçeğini görmemek elde değil. Ancak, sadece bu maçta 20 korner atışından yarım tehlike dahi yaratamayan bir takımı yönettiği gerçeği duruyor kağıt üzerinde ki bu takımın boy ortalaması Hazard ve Mertens gibi isimlere rağmen 1.86cm! Bu kadar sayıda korneri, Sri Lanka milli takımı dahi bulsa Amerika karşısında, en azından birkaç değişik organizasyon deneyerek, yarım da olsa bir tehlike yaratırdı büyük ihtimalle..

Ama, taktik olarak içeriye sadece 4 kişi sokan Wilmots, 20 kornerin hiç birinin dahi sonuç doğurmadan Amerika tarafından bertaraf edilmesine nasıl dayanabildi, anlamak güç. Yıllardır bu takımla çalışan Wilmots’un en azından 2. bir korner organizasyonu oluşturmasını beklemek  bu seviyede bir takıma, çok da büyük bir beklenti olmasa gerek! En azından, 5. bir diğer uzun oyuncuyu ceza sahasına göndererek bu arkası gelmeyen korner atışlarından bir sonuç çıkarmaya çalışması gerekiyordu. Korner atarken kontra yeme ihtimaline karşı orta sahada 4-5 kişi bulunduran ilk takım, Belçika Milli Takımı.

amerika3Bir diğer yandan, sıcak, nem ve artan yorgunlukla beraber uzatmalarda açıkça bitap düşen Belçikalı oyuncuların bu halini 112. dakikaya kadar seyretmesi de bir diğer ayrı  tuhaf durumdu Wilmots adına. Normal sürenin son 15 dakikasında dahi yorgunluk belirtileri iyiden iyiye belli olan orta saha oyuncularından birinin yerine, en azından uzatmada Steven Defour’un girmesi yüksek ihtimalle yedikleri pozisyonlardan önemli bir kısmını engelleyebilirdi Belçika adına. Keza ayakta duracak hali kalmayan Divock Origi’nin yerine, uzatmanın henüz başında başında dahil olan Lukaku, zaten epeyce yorulmuş Amerika defansını ilk uzatma devresindeki 15 dakika boyunca hallaç pamuğu gibi attı.

Diğer bir aşırı yorgun oyuncu, stoperdeki Daniel Van Buyten, 36 yaşının da getirdiği yorgunlukla, ceza sahası içinde adeta geziniyorken, biri 90., bir diğeri de uzatmanın sonunda iki net pozisyon bulan rakibinin hücum elemanlarını engellemek adına yapması gereken müdahalelere adeta dermanı kalmamıştı. Refleksleri ve reaksiyonları Van Buyten’in sıfıra yaklaşıyorken Wilmots’un hiçbir önlem almaması çok şaşırtıcı. Marouane Fellaini yerine orta sahadaki direnç ve enerjisi ile isim yapmış Steven Defour ya da en azından uzatmalar öncesi Van Buyten’in yerine Thomas Vermalen’in oyuna sokulması oldukça gerekli idi kanaatimce. Marc Wilmots ise ısrarla 113. dakikaya kadar  bekleyip, takım sürekli özellikle de içeriye doğru oynanan yüksek toplardan tehlike yiyorken, bu dakikada Hazard’ı çıkarıp Nacer Chadli’yi oyuna alarak, kolay kolay kimsenin anlam veremediği bir değişikliğe imza atmış oldu. Nitekim, sürekli baskı yiyen Belçika’nın oyun kurgusuna, kalan son 8-9 dakikada oyuna giren Chadli’nin hemen hiçbir katkısı olmadı.

amerika1Amerika açısından bakacak olursak, oldukça sınırlı teknik kapasitesi olan ekibin, ilk maçında Jozy Altidore’un sakatlanmasının kendileri adına büyük bir darbe olduğunu söylemek mümkün. Bek pozisyonlarında Beasley ve Fabian Johnson insan üstü performanslar sergilerken, Clint Demspey ileri uçta hep faydalı işler becerdi. Stoperlerden, bu maçta özellikle, Omar Gonzalez kusursuz bir oyun oynarken, kaleci Tim Howard adeta kalesinde devleşti. Kaleyi bulan 20 küsür şutta sadece iki gol yiyen Tim Howard tarihi dünya kupası performanslarından birine imza attı bu gece! Uzatmalarda yaptığı 15 kurtarış sanıyorum bir dünya rekoru.

Ancak, bizce  üzerinde değinilmesi gereken bir diğer oyuncu DeAndre Yedlin idi. Hem sağ bek, hem de sağ açık olarak kanatta görev alan bu  oyuncu, gerçekten de her türlü övgüyü hak ediyor. Kanadından, oyuna girdiği dakikadan itibaren uzatmaların sonuna kadar yaptığı bindirmelerle sanıyorum tüm dünyanın dikkatini çekti. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, son derece kuvvetli yapısı, sürati ve topu kullanma becerisi ile ideal bir modern hücum beki portresi çizdi. Turnuva sonunda Avrupa’daki iyi kulüplerden mutlaka iyi teklifler alacaktır.

Belçika ise, oyun temposunu artırınca gerçekten de izlemesi son derece keyifli  bir ekip. Kişisel olarak 4-5 yıldır Belçika futbolunu yakından takip ediyorum ve kat ettikleri aşama tek kelime ile hayranlık uyandırıcı. Birçok kişi sadece Premier League’deki büyük takımlarda oynayan isimli oyuncularından ibaret zannetse de bu takımı, aslında oyuncu havuzu çok büyük ve gittikçe de genişliyor. Alttan gelen onlarca üstün yetenekli oyuncuları daha var. Yani sadece türk usülü  ‘iyi bir jenerasyon yakaladılar’ klişesiyle açıklanamayacak bir altyapı ve anlayış devrimi söz konusu!  Daha en az 4 büyük turnuva kaldıracak bu ekibe Michy Batshuayi, Youri Tielamans, Dennis Praet, Maxime Lestienne, Thorgan Hazard, Zakaria Bakkali, Junior Malanda, Massimo Bruno ve daha birçok yetenekli birçok genç daha eklenecek.

america2Dolayısı ile her anlamda Belçika futbolunun önü çok açık. Yerel liginde herhangi bir yabancı kısıtlaması bulunmayan Belçika’nın oyuncu yetiştirme sistemi İngilizler tarafından incelenerek kendi ülkelerine taşınmaya çalışılacak önümüzdeki yıllarda. Umarım bir gün bizde de, milli takımdaki yetersiz futbolcuların sebebini ülke liginde oynayan yabancı futbolcularda bulmaya çalışan futbol yöneticileri yerine, başarılı alt yapı modellerini ülkemize getirmeyi amaç edinecek derecede insanlar bu görevleri üstlenirler!!!

Belçika – Arjantin çeyrek final maçı tarihi bir dünya kupası maçı olmaya aday.

cem.sipahi@abcspor.com

Son Haberler

AMATÖRCE

Yedigimiz iki gol de olacak iş değil. İlkinde ortada fol yok yumurta yok. Rakibin ne baskısı var ne pozisyonu....

Benzer Konular