“Futbol Endüstrisi” denen kalıbı hiç sevemedim. Beyaz giymişken elime makine yağı bulaşmış da elimi nereye sileceğimi bilemez bir haldeymişim gibi hissediyorum bu lafı duyunca.
Futbol netice itibariyle bir spordur, çok güzel bir spordur hem de. Tartışmam, tartıştırmam.
Ancak son dönemde, saha dışında yaşanan gelişmelere bakınca insan yine de bir durup düşünüyor.
Çıldırtan transfer ücretleri, sponsorluk anlaşmaları, lisanslı ürün satışları vs. derken sanki ipin ucu biraz kaçtı gibi.
Sizi bilmem ama bütün bunların arasından, son zamanlarda kulağımıza gelen ve spor markalarının kulüplerle imzaladığı forma anlaşmaları, konuşulan rakamlar açısından daha çok dikkatimi çekti benim.
En son gelen habere göre, Nike’ın, Manchester United ile 1 Milyar Dolar’lık bir anlaşma imzaladığı iddia ediliyor. 10 yıllık bir süre için geçerli olacağı söylenen anlaşma için, ManU, yıllık 60-70 milyon İngiliz Pound’u arasında bir gelir elde edecek. Bu rakam, şu anda aldıkları yıllık 23 milyon İngiliz Pound’una göre çok ciddi bir artış.
Bitmedi!
Chevrolet ile de yıllık 53 milyon poundluk bir anlaşmaları var, yine forma üzerinden yapılan. Bizim kafalar Dolara daha iyi bastığı için Dolar yazalım. ManU, şu anda forma ve lisanlı ürünlere bağlı sponsorluklardan 72 milyon Amerikan Doları kazanıyor, yıllık! Bu rakam önümüzdeki seneden itibaren, sıkı durun, 205 milyon Amerikan Doları civarında olacak.
380 adet Doğan SLX araba alabilirsiniz
Paranın büyüklüğünü açıklamak için, gazetelerde her sene yılbaşı öncesi gördüğümüz, “ Büyük ikramiye ile tam 380 adet Doğan SLX araba alabilirsiniz” gibi bir matematik hesabına girmeyeceğim. Ama sıfırlaması zor bir meblağ olduğu gayet açık. Çok büyük para!
En son, bir diğer spor markası Puma, Arsenal’in Nike ile olan 20 yıllık evliliğini sonlandırıp imzayı çakmıştı İngiliz kulübüyle.
Yine de Nike’ın yönetiminin, “Bi daha mı gelicez dünyaya, sana kurban olsun, evi de arabayı da üstüne yapacağım!” tarzı bir hovardalık yapması enteresan geldi bana.
Ama Nike, bu hareketi ile, en büyük rakibi adidas’a, “şimdi onlar düşünsün” göndermesi yaptı, bunu da unutmayalım.
Adidas, Nike’ın bu anlaşmasından sonra, kendilerinin dünya devi Real Madrid ile olan anlaşmasını yenilerken biraz terleyecek gibi duruyor.
Real Madrid, mevcut anlaşma gereği, adidas’tan yıllık 53 milyon Amerikan doları alıyor.
Real Madrid’i, Chelsea, Arsenal, Barcelona, Liverpool ve Bayern Münih gibi Avrupa devleri takip ediyor.
Ellere var da bize yok mu peki?
Elbette elin oğlu kalkıp bizim kulüplere bu paraları durduk yerde vermez, yarattığın değere karşılık geldiğini düşündüğü bir rakamla oturur karşına.
Bu anlamda bizim 3 büyüklerin gidecek çok yolu, yapacak çok işi var daha.
Her şeyden önce, yukarıda bahsettiğim kulüpleri, daha iyi takip etmemiz, onların modellerini daha iyi öğrenip kendimize daha iyi adapte etmemiz gerekiyor.
Burada Aziz Yıldırım için ayrıca bir parantez açıp hakkını teslim etmek isterim.
Türkiye’de Lisanslı Ürün ve buna bağlı gelirler konusunda öncülük yapan ve lisanlı ürünleri gerçek anlamda gelir kalemi haline getirmeyi başarmış bir başkan. Yıllarca, her ortamda, lisanlı ürün satışının önemini vurguladı, taraftarına, bunun kulübün geleceği için ne demek olduğunu başarılı bir şekilde anlattı.
Zaten biraz da bu yüzden, tüm eleştirilere rağmen, Fenerium tartışmasız bir başarı hikayesi haline geldi. Galatasaray dâhil, diğer tüm kulüplere örnek teşkil eden bir yapı kuruldu.
Ama daha iyi olabilir mi? Olabilir, o halde, tüm kulüplerin bu istikamette çalışmaya devam etmesi gerekiyor.
Netice itibariyle, Allah bereket versin, gelinen noktaya, elde edilen gelirlere şükür tabi.
Ama insanın yine de gözü kalıyor birader.
1 Milyar dolar alacakmış, paraya bak paraya!
Darısı bizim kulüplerin de başına.
