BECEREMEDİK

Biliyorduk olmayacağını ama koştuk bir mucizenin peşinden. Belki bir puan kaybı, sonra Sami Yen’de unutulmaz bir zafer, senelerdir üzerimize yapışan lanetten kurtuluş bunları düşledik. Bir ihtimal olur dedik. Bir kez olsun şans bizim yüzümüze gülsün istedik. Olmadı. Gerçekleşmedi. Sonuna kadar mücadele ettik ama beceremedik.

Her sezon olduğu gibi aynı ikilem içindeyiz şimdi. Bir tarafta kendi hatalarımız diğer tarafta önümüze çıkan saha dışı engeller. Ben önce özeleştiri yapma taraftarıyım. Biliyorum, Fenerbahçe isen sahaya konsantre olmak zor oluyor. Yere tüküren oyuncuya bile ceza vermeye kalkan bir zihniyet var karşımızda ama bunları dile getirmeye kalktığında, Fenerbahçe’nin haklarını savunmaya çalıştığında öyle sorular çıkıyor ki karşına cevaplayamıyorsun. Kolun kanadın kırık oluyor.

Örneğin şampiyonluktaki rakibin geldi seni sahanda 3-0 yendi diyorlar, haklılar. Beşiktaş maçında 1-0 öndeyken rakip te 10 kişiyken 4 golle sürklase ediyorlar seni, susmak zorunda kalıyorsun. Küme düşme mücadelesi veren takımlara kaybettiğin aptalca puanlarda yapılan hakem hatalarını dile getiremiyorsun. Rakiplerin nokta atış transferler yaparken sen devre arasında Samet ve Osterwolde’yi alıyorsun kurtarıcı olarak. Hem de az buz para da vermiyorsun. Sezon başında yaptığın hiç bir transfer Icardi ya da Aboubakar etkisi yapmamış. Tüm bunlar bizim hatalarımız. Bunları konuşmadan, özeleştiri yapmadan diğer konulara girdiğinde bir şeyler eksik kalıyor hep.

Tüm bu hataların yanında ben “Jesus kalacak mı gidecek mi” tartışmalarının da şampiyonluğun kaçmasında çok belirleyici olduğuna inanıyorum. Arao çok eleştirilen demecinde Jesus’un olası bir Brezilya Milli Takımı hocalığı konusunda şöyle bir cümle kurdu ve bu dikkatlerden kaçtı. ” Biz de futbolcular bu konuyu aramızda konuşuyoruz” dedi. Eger soyunma odasında “hoca gidici” başlıklı sohbetler gündem olmaya başlamışsa o birlikteliğin sihri kaçar yavaş yavaş. Bizde de bu yaşandı ister istemez.

Bir de hocayı ya da yönetimi suçlayamayacağım bir konu var, o da bu takımın Avrupa Kupaları’na katılmayan Galatasaray ve Beşiktaş’a göre çok daha fazla maç yapmış olması. Baktığında sakatlık sebebiyle eksik kalan oyuncu, kaçırılan maç sayısında rakiplerimize göre çok dezavantajlıyız. Örneğin bu sezon Galatasaray Mart’a kadar Avrupa’da olsaydı ve biz hiç bu ekstra yükle karşılaşmasaydık durum farklı olur muydu? Bence kesin olurdu ama bunu mazeret olarak öne sürmek mümkün değil. Benimkisi sadece durum tesbiti.

Şimdi önümüzde zor günler var. Bu moral bozukluğundan toparlanıp önce Sami Yen’den başımız dik ayrılmamız lazim. Sonra Türkiye Kupası geliyor. Biliyorum 9 senelik şampiyonluk hasretini gidermez ama senelerdir müzeden içeri giren kupa yok. Dolayısiyla Türkiye Kupası’nı beğenmeme lüksümüz de yok. Önce bu ikisini halledelim. Bu sefer “becerelim”, sonra herkes eteğindeki taşları döker, iç hesaplaşmamızı yaparız.

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72