BU FUTBOLUN MAZERETİ YOK
Beşiktaş’ın bu kadar kötü futbol oynadığını en son sanırım Demirören’in ilk başkanlık senesinde görmüştüm. Yaklaşık 15 tane transferle tamamen toplama, saçma sapan bir takım kurup Del Bosque’ye teslim etmiş ve yanılmıyorsam 8 haftada 1 galibiyet elde edilebilmişti. Bu sene ise o derece bir sil baştan takım kurma durumu olmadı, bir yeniden yapılanma vardı ama kadronun iskeleti geçen seneden devam eden bir iskeletti. Asıl mesele Abdullah Avcı’nın tamamen yeni bir sistem kurma niyetiydi, ancak görüldü ki hocanın aklındaki (Başakşehir’de gördüğümüz) oyunun oturabilmesi ancak 4-5 senelik bir temele ihtiyaç duyuyor. Beşiktaş gibi büyük takımlarda ise 4-5 sene başarıdan uzak bir tahammül süreci elbette mümkün değil. Bir sabır gösterilmesi için camianın bir ışık görmesi şart. Avcı’nın Beşiktaş’ında bu ışık sadece iki hafta önceki Rizespor maçının bir kısmında görülebildi. Kaybedilen bazı maçlardaki kırmızı kartlar, bireysel hatalar, eksik oyuncular gibi gerekçeler hep mazeret olarak görüldü, ancak bugün oynanan Başakşehir karşılaşmasında akıl almaz ölçüde kötü, plansız bir futbol için hiçbir mazeret bulunamaz!
Beşiktaş bugün iki stoperinin yokluğunda bile hala altyapısındaki milli takıma dahi seçilmiş genç stoperlerini kullanmak yerine başka mevkiilerden stoper devşiriyorsa o altyapıyı açık tutmanın da anlamı yok! Bir kulüp bu kadar kötü yönetilemez! Daha önce Şenol hocaya çok kızıyordum bu konuda, ama ne yazık ki Abdullah hocanın da ondan bir farkı yokmuş. Eğer Necip ve Gökhan tandemiyle başlayacaksan o zaman halefinden ne farkın kalıyor Abdullah hoca? Şenol hocayı kanat oyuncularını çizgilere hapsedip sihirbazlık yapmasını beklemesinden dolayı eleştiriyorduk, ee sen de aynısı yapıyorsun?! Şimdi de Quaresma yerine N’Koudou’ya atılıyor top, onun çizgiye yapışıp önü açıksa bile ceza sahasına girmeyip her halükarda sıfıra inmesini izliyoruz. Yaptığı ortalar da içeriye bakmadan ezbere yapılan ve yerini bulmayan ortalar. Öteki kanattaki Diaby denen düşük seviye adamı hiç anlatmak bile gelmiyor zaten içimden! Yani bu çağdışı futbol tarzı devam edecekse Quaresma’yı göndermeye de gerek yoktu ki, o zaten bekliyordu çizgide, en azından düzgün orta açabiliyordu!
Bakın bu satırları yazan ben, Quaresma’nın gidişiyle çok mutlu olan, son 2 sene oynanan futbol tarzının değişeceği beklentisiyle büyük heyecan yaşayan ve bu doğrultuda yeni hocaya sabır gösterilmesi gerektiğini savunanlardan biriydim. Lakin hocaya desteğimizi sürdürebilmemiz bize savunacak bir şeyler göstermesi gerekirdi. Bugün kendi taraftarının önünde, golcüsü de takıma katılmışken bu kadar futboldan uzak bir görüntü vermenin hiçbir mazereti yoktur, olamaz. Rakip yarı sahaya geçtiği andan itibaren ne yapacağını bilemeyen, eli ayağına dolaşan bir takımdan söz ediyoruz ya! Takımda bir tane topla 20 metre mesafe katedebilen, rakip kaleyi yoklamayı akıl edebilen oyuncu yok! Bakın bakalım Başakşehir’in attığı gole, sağ çizgiden ceza sahasına dikine katetme olmasa o pozisyon yaratılabilir miydi? Ceza yayında topla buluşan oyuncu kaleyi düşünüp kötü de olsa bir şut çekmese, topun golü atan oyuncunun önüne düşüp kolayca ağlara ulaşması mümkün olur muydu? İşte Beşiktaş koca bir 90 dakika bu iki basit denemeyi bile yapamayacak kadar aciz bir oyun oynadı maalesef.
Bu büyük takıma bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu sene şampiyon olamayabilirsin, her sene olunamıyor zaten. Ama daha 5. haftada bütün bir camianın yarıştan umudunu kesmesine sebep olanlar bunun hesabını vermelidir. Tüm bu sürecin en büyük müsebbibi olan Fikret Orman yönetiminin hocayla yolları ayırıp kendilerini temize çıkartacaklarını sanıyorlarsa çok yanılıyorlar! Bu hesap o şekilde verilmeyecek, bunu iyi bilmeliler. Beşiktaş’ı neredeyse Demirören dönemini aratacak kadar kötü yöneten bu yönetim giderken yanında getirdiği pırlantaları da götürmeli ve kulübe yeni bir sayfa açma imkanı tanınmalıdır. Beşiktaş kimsenin çiftliği de değildir, oyuncağı da…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu
