https://www.abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

CAPOEIRA DÖVÜŞ SANATI

Okunması Gerekenler

AYAĞA KALKTIK

Bıçak sırtı gibidir böyle maçlar. Avrupa Kupası'nda alınan tarihi bir mağlubiyetin ardından hoca, yönetim, oyuncular hepsi eleştiri bombardımanı altında....

MERHABA HAYAT

Çok kalabalık bir restorana gidiyor, ilgisini garsonların hafızası çekiyor. Sizin masaya getirdiklerimi 1 saat sonra unuturum hatta 1 saat...

S.O.S.

S.O.S. Krugman’ın Pop Internationalism adlı kitabında bahsettiği gibi toplumların ekonomik kaderini şirketlerin değil ülkelerin rekabeti belirler. Ülkeler aslında kurumsal rekabeti...

Bazen bir dövüş sanatı, bazen bir dans, bazen de bir oyun olarak anılan Capoeira, son yıllarda dünyanın dikkatini çeken benzersiz bir olgu olmayı başardı. Göz alıcı bir üslup sayesinde anında tanınabilir, ancak başlangıçlarının gizli doğasından kaynaklanan tarihsel kanıtların azlığı nedeniyle sanatın kökenleri kaybolmuştur.

16. yüzyılda Portekizli kolonistler tarafından Batı Afrika’dan Brezilya’ya götürülen köleleştirilmiş insanlar tarafından çıkartılmıştır. Kültürel geleneklerini kutlamaları ve dövüş sanatları uygulamaları yasaklanmış olan köle Afrikalılar, Capoeira’yı bu iki yasağı delme yolu olarak kullanmışlardır.

Karşıdan bakıldığında köle sahipleri tarafından, hemen hemen her kültürün içerisinde var olan çember dansı gibi görünse de, aslında Capoeira, müzikal ve ritmik unsurlarında saklı olan şiddetli tekmeler ve dogus sanat ögeleri bu formun içerisinde, tutkulu dans hareketleri olarak gizleniyordu.

Böylece Capoeira, yalnızca kendini savunmanın değil, aynı zamanda kültürel kimliğin korunmasında da büyük bir unsur olmustur.

Capoeira’yı kullanarak, birçok köleleştirilmiş insan zalimlerinden kaçmayı başarmış ve “Quilombos” olarak bilinen isyan gruplarını oluşturarak Portekiz kontrolü dışına çıkabilmişlerdir. Bu guruplar, Portekizlilere karşı birer kale görevi görüyordu ve birçoğu ortaya koydukları cesur savunmalarla ünlüydü. 10.000’den fazla kişiye ev sahipliği yaptığı düşünülen Palmares, bunların en ünlüsüdür.

Portekiz yönetimi altında kalan toplumda, Capoeira’yı kontrol etmek çok zordu. 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılın başlarında büyüyen şehirlerle birlikte, daha büyük nüfusları daha büyük köle topluluklarını, daha küçük alanlarda yaşamaya zorladı. Bu, köleleştirilmiş insanlar için genişleyen bir sosyal kültür üretti ve Capoeira bir eğlence biçimi olarak popülerliğini giderek arttırdı. Hem kendini savunmada, hem de sosyal bir etkinlik olarak icra edildiğinden dolayı yönetici sınıf için zor bir ikilem oluşturuyordu. Bu ikilem genelde bu sanatı pratik eden kişilerin cezalandırılmasıyla sonlaniyordu.

Ancak tüm bu negatif koşullara rağmen bu sanat yaşamını sürdürmeye devam etti. Brezilya’da köleliğin sona ermesi, Capoeira’nın suç unsurlarının bir savaş öğesi olarak kullanılmasıyla birlikte, Capoeira için daha karanlık bir dönemin başlangıcı oluyordu. 1888’de köleliğin kaldırılmasıyla birlikte, yeni serbest bırakılan birçok vatandaş, kendilerini evsiz, işsiz, gelirsiz buldu ve bu da yaygın bir yoksulluk yarattı. 19. yüzyılda Brezilya nüfusu genişledikçe, şehir merkezlerinde suç patlaması yaşandı ve maalesaf Capoeira, suç unsurları tarafından kullanılan birçok silahtan biri oldu.

Sonuç olarak, Capoeira 1890’da ulusal olarak yasaklandı ve pratik yaparken yakalananlar ölüm veya aşil tendonlarının kesilmesi gibi ciddi sonuçlara maruz kaldı. Bu dönemde Capoeira ustalarını hem romantikleştiren, hem de karalayan hikayeler yaygınlaştı. Böyle bir figür, efsanelerin Capoeira’da yenilmez olarak tasvir ettiği Nascımento Grande idi.

Capoeira 1890’da Brezilya’da yasaklandı, ve bu yasak 1940’lara kadar sürdü.
Neyse ki Capoeira bu karanlık çağdan da sağ çıktı ve 20. yüzyılın başlarında bir adam popülaritesinin yeniden alevlenmesine öncülük etti. Brezilya’da Capoeira’nın hala uygulandığı son şehirlerden biri olan Salvador’dan Mestre Bimba, Capoeira’nın kültürel önemini vurgularken aynı zamanda turistler arasındaki popülaritesine de dikkat çekti. Bimba, argümanının bir sonucu olarak, Brezilyalı yetkilileri sanat formunun kültürel değeri konusunda başarılı bir şekilde ikna etti ve 1932’de hernekadar hala yasak olduğundan dolayı, Capoeira adı altında olmasa da ilk Capoeira okulunu açmayı başardı .

“Regional” olarak bilinen yeni hareketler ve gelişmiş koreograflı saldırı ve savunma şekli, Bimba’nın dövüş sanatına yaklaşımı olarak kabul edildi. Ve Reginal formu günümüze kadar Mestre Bimba’nın isminin yanında yer aldı. 1940’larda, Capoeira’daki resmi yasak kaldırıldı ve bu, iki ana akımın birlikte gelişmesine izin verildi: birincisi Mestre Bimba’nın Regional formu ve yasaklanmadan önce sanatın tüm geneline bakan Angola formu.

Bugün Capoeira, Brezilya’nın kültürel bir sembolüdür ve dünya çapında yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu popülerliğini, temel dövüş sanatları ve akrobası içeriği ile birlikte, sunduğu kültürel çeşitliliğe, müzik tonlarına, imalı şarkı sözlerine, “Malandrage” rakibini aldatma, hile sanatına borçludur.

Bu sanatı icra edenlerin tutkusu ve bağlılığı sayesinde Capoeira, hikayelerde, müzikte ve harekette ölümsüzleşmiş biçimde günümüze kadar gelmeyi başardı. Capoeira’nın geçmişi gizemle dolu olsa da, bu kültürel ikonun geleceği hiç olmadığı kadar parlak gözüküyor.

mail:[email protected]

twitter: @oz_temur

Son Haberler

AYAĞA KALKTIK

Bıçak sırtı gibidir böyle maçlar. Avrupa Kupası'nda alınan tarihi bir mağlubiyetin ardından hoca, yönetim, oyuncular hepsi eleştiri bombardımanı altında....

MERHABA HAYAT

Çok kalabalık bir restorana gidiyor, ilgisini garsonların hafızası çekiyor. Sizin masaya getirdiklerimi 1 saat sonra unuturum hatta 1 saat sonra sizi bile hatırlamam ama...

S.O.S.

S.O.S. Krugman’ın Pop Internationalism adlı kitabında bahsettiği gibi toplumların ekonomik kaderini şirketlerin değil ülkelerin rekabeti belirler. Ülkeler aslında kurumsal rekabeti kendi içlerinde yaşarlar ve piyasadaki...

YIKILMADIK AYAKTAYIZ

Büyük fırsattı tabii dün Galatasaray'ın Hatay'a kaybetmesi. Bir galibiyetle bugün tekrar 2 puan farkla öne fırlayacaktık. Olmadı. Çocuklar çok istedi, çok ta iyi mücadele...

LİDERLİĞE BURUK BİR MERHABA

Ateistin ateistliği uçak türbülansa girene kadar, Feministin feministliği kocayı bulana kadar, İsmail Kartal'ın serisi de 2 sakat verene kadarmış. Neden diyorum, sezon başından bu yana...

Benzer Konular