https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

EN KRİTİK GALİBİYET

Okunması Gerekenler

EN KRİTİK GALİBİYET

Ligin ikinci yarısına ummadığı kayıplarla başlayan Beşiktaş’ta, iki haftada 5 puan bırakılmasının ardından üçüncü hafta yarıştaki iki rakibinin karşılaşması bir avantajdı. Çıkacak her sonuç Beşiktaş için kazanç olabilecekti, tabii kendi maçını kazanabilirse. Derbide kazanan taraf Galatasaray olduktan sonra Beşiktaş için iki rakibiyle de puanları eşitleme şansı doğmuştu.

Ligin ilk yarısındaki farklı mağlup olduğu Konyaspor’dan rövanşı alma maçıydı aynı zamanda. Beşiktaş’ta Mensah ve Dorukhan cezaları, Rıdvan sakatlığı, Cenk Tosun ise karantina (!) nedeniyle kadroda değillerdi. Sergen Yalçın geri dörtlüde mecburen N’Sakala ve tercihen Welinton ikilisini kullanıyordu yine. İdeal kadrodan yalnızca Atiba -nihayet- dinlendirilirken, yerini alan oyuncu Necip’ti. Ama Necip’in sahadaki rolü Atiba’nın değil Josef’in yerini almak oldu, Ljajic’in yanına çekilen isim Josef’ti. Ghezzal’ın da iki maçtır rotasyona çekilmesine gelen ağır eleştirilerden sonra yeniden 11’de başladığını görüyorduk.

Beşiktaş daha önceki yazılarımda da bolca eleştirisini yaptığım şekilde gene hızlı başlayamadı maça. Haftalardır ilk 20 dakikaya şok bir baskı ile başlayıp, erken bir golle maçı kopardığına hiç şahit olmadık Beşiktaş’ın. Bu durumun her zaman sonradan telafi edilemeyeceği, bazen verilen tek pozisyonda gol yenilebileceği de son Antalyaspor maçında yaşanmış ve değinmiştik. Bugün Beşiktaş’ın yaşadığı aksilik ise daha 21. dakikada N’Sakala’nın çift sarı karttan atılması oldu. Belki öngörülebilir bir durum değildi, ancak şampiyonluğa oynayan bir takımın hiçbir maça gol için saldırarak başlamamasını da bu yüzden eleştiriyorduk işte; öngörülemez aksilikler için. Eğer Beşiktaş erken bir golle öne geçse, bu kırmızı kartın getirdiği zorluk da tabii ki daha düşük olabilirdi.

Karttan bahsetmişken… N’Sakala ve Welinton’a yapılan eleştiriler ekseriyetle bu oyuncuların futbol zekasının düşüklüğüyle ilgili, mücadeleleri ve iyi niyetleriyle ilgili bir sıkıntı yok. Bu kırmızı kartta da N’Sakala, mevcutta bir sarı kartı olmasına rağmen rakip kaleye yakın bir bölgede rakip oyuncunun bileğine basacak kadar kontrolsüz bir faul yaparak oyun aklının yetersizliğine bir örnek daha sunmuş oldu maalesef.

N’Sakala’dan boşalan sol beke Necip çekildi ve orta saha Josef, Ljajic ve daha çok ortada oynayan Ghezzal’a kaldı. Eksik kalmanın şokunu yaklaşık 15 dakika yaşadı Beşiktaş, rakip takım daha cesur oynamaya başladı. 35’ten sonra ise Sergen hocanın savunmanın önde kurulması yönündeki telkinleriyle Beşiktaşlı oyuncular geriye yaslanmayı bıraktı ve pozisyonlar bulmaya başladılar. Ancak Ljajic’in varlığında Beşiktaş alıştığımız hızlı geliştirdikleri hücumları geliştiremiyordu ve ilk devre golsüz tamamlandı.

Devre arasında maçın ikinci yarısına yönelik stratejiyi düşünürken, yapılacak en doğru işin öncelikle skoru korumak olduğunu düşündüm. Son bölümlere kadar gol yememeyi başarırsa Beşiktaş’ın bir şekilde galibiyeti getirecek golü bulacak gücü vardı zira. Nitekim Sergen hocanın planı da tam olarak bu yönde işledi.

Beşiktaş ikinci yarıya eksik olan taraf Konyaspor’muş gibi, oyunu rakip sahaya yıkarak başlayan taraf oldu. Özellikle Vida ve Josef’in kestiği rakip ataklara cevap olarak geliştirilen ani karşı ataklarda etkili oldular. Ghezzal hemen hemen tüm ataklarda bir maestro gibi takımı yöneten isimdi. Dolayısıyla bir kanat oyuncusundan ziyade ortada oyun kurucu gibi oynadı. Çünkü bu rolü oynaması gereken Ljajic eksik kalan takımda 8 numaraya kaymak zorunda kalmış, Josef de tekrar 6 numaray dönmüştü. Yerleşimin bu şekilde yapılması çok mantıklıydı, böylece hem Necip sol kanatta sırıtmadan idare etti, hem orta sahaya Ghezzal destek verip üretkenliğe katkı verdi. Boşalan tek yer gibi görünen sağ kanadı ise Rosier hem defansif hem ofansif olarak taşıyabilecek kadar güçlü ve dinamik bir oyuncu olduğundan büyük sıkıntı yaşatmadan taşıdı.

Beşiktaş’ın 10 kişi olduğu halde rakibine büyük bir gol fırsatı vermediği ve eksik olduğunu hissettirmeyecek kadar hücumda etkin oynadığı bir ikinci yarıydı. 60’lı dakikalarda Aboubakar’ın yaklaşık 60 metre sürüp 3 oyuncuyu ekarte ettiği bir pozisyonda golü atabilse efsane bir gol olabilirdi. Bir de Ghezzal’ın maç boyunca kullandığı harika duran toplardan birinde Welinton’ın arka direkte formasından çekildiği için kaçırdığı bir pozisyon vardı. (Bu pozisyon için VAR’a gidilmemesi rezaletti) 70’te yorulan Ljajic’in yerine Atiba ve haftalardır çok yorulan Aboubakar’ın yerine N’Koudou girdiler. İleri uca geçen Larin önce Ghezzal’ın Rosier’i kaçırdığı pozisyonda gole yaklaştı.

Yine son iki haftadaki şanssızlıklar tekrarlanıyor mu derken, bu kez futbolun adaleti yerini buldu ve Beşiktaş’ın yine sahanın en iyisi olan Josef’in Ghezzal’a dikine aktardığı bir pasla başlayan hücumda hedefine ulaştı. Önce Ghezzal’ın düşürülmesi avantaja bırakıldı, boşta kalan topu Atiba hiç bekletmeden ceza sahasının sağında demarke durumdaki Rosier’e aktardı. 10 kişi oynamanın yükünün en çok bindiği oyunculardan biri olan Rosier, müthiş mücadelesinin üzerine bir de galibiyet golünü atarak maçın kahramanı oldu. Kaleye yönelirken iki saniye içinde iki defa içeriye bakarak pas verecekmiş gibi yapıp, usta bir vuruşla kaleciyi avlaması ayakta alkışlanacak hareketti.

Kalan sürede farkı arttırabilecek pozisyonlarda N’Koudou direğe takıldı, Larin ise uzatma anlarında 70 metreye yakın bir deparla kaleciyle karşı karşıya kalıp kaçırdı. Mücadelesiyle Larin de galibiyette önemli pay sahibiydi.

Beşiktaş için aksayan yönlerin sürdüğü, iyi giden oyuncuların yine iyi oynadığı, ama hepsinden öte ligin başından beri galibiyetin belki de en kritik olduğu haftanın kayıpsız geçilmesi paha biçilemezdi. Hele ki bir rakibinin kaybetmesiyle 6 puanlık bir maça dönen ve 70 dakika 10 kişi oynanan bir karşılaşmada…

Bu 3 puan Beşiktaş için bir nefes oldu ve talihsiz gidişat durduruldu. Haftaya Ankara’daki Gençlerbirliği maçında da sürprize izin verilmediği takdirde Sergen Yalçın’ın verdiği “sonuna kadar savaşacağız, bunu herkes bilsin” şeklindeki mesaj iyice vücut bulmuş olacak…

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

AMATÖRCE

Yedigimiz iki gol de olacak iş değil. İlkinde ortada fol yok yumurta yok. Rakibin ne baskısı var ne pozisyonu....

Benzer Konular