Gençler, Bursa, Kayseri ve Antep gibi ilk yarının kötüleri ikinci yarıya galibiyetle başladı ki; ikinci yarının ne kadar zorlu geçeceğinin de bir ispatı. “İlk yarıdaki performans ikinci yarı için yetmez, bir şeylerin değişmesi lazım” dedik, özellikle orta üçlüyü kastettik haftalarca. Devre arası oynanan kupa maçlarında kısa orta sahanın daha verimli olduğunu da gördük. Josef ve Topal’ı yan yana görünce nasıl ayar oluyırsam, Ozan’ı da 10 numara pozisyonunda görünce bir o kadar ayar oluyorum. Ondan bir Diego çıkmaz, Nani’yi dene daha iyi diyerek bu konuyu kapatıyorum, Pereira’ya mektup yazıp Bilal’e anlatır gibi sayfalarca anlatasım var çünkü.
Diego varken Fenerbahçe yavaş oynuyor, Diego yokken hem yavaş oynuyor hem de orta sahada organize olamıyor, bunu bir kez daha gördük. Hasan Ali’nin neden ilk 11 de oynadığını da ilk yarıda gördük, Alves’in yerine oynayan Kadlec Alves’i aratmazken soğuk iklimlerin yedek starı RVP’nin yerine oynayan Fernandao ise ilk yarıda yokları oynadı. Fenerbahçe klasik bir şekilde ikinci bölgede pas yaptı, ceza sahasına kadar geldi, geldi ama etkili olamadı. Nani’nin göze hoş gören hareketlerini seyrettik, iki kez Markoviç’in bindirmesiyle gelen tehlikeli pozisyon seyrettik, Pereira’nın iki ön stoperini Engin Bekdemir’in madara etmesini seyrettik, başka da bir şey olmadı. Eskişehirspor da zaten bir cacık yok, beraberlik takımı, Fenerbahçe ise baskılı ama etkisizdi.
Bu maç zora girer dediğimiz anda da Emre Göngör’ün Nani’ye ceza sahasında yaptığı anlamsız faulde hakem penaltı noktasını gösterdi, Fernandao’nun abanarak vurduğu top zevksiz ilk yarının tek golü oldu. Markoviç ve Nani den başka anlatmaya değer hiç bir şey yok, ikisi de şehir içi trafikte ızdırap çeken Ferrari gibi. Bu kadar yavaş oynayacaksan, başka araba lazım. Ufak bir şey, kolay park yeri bulursun, az benzin yakar, ucuz olur falan. İkinci yarıya Fenerbahçe oyunu rolantiye alarak başladı oyunu. Eskişehirspor’da da bir kıpırdanma görmedik, ikinci yarı ilk yarının devamı şeklinde başladı. 65.dakikada hakem tartışılacak bir pozisyonda Alpaslan’ı oyundan atınca maçın kaderi belli oldu. Alpaslan sağ ayak bileğini Mehmet Topal’ın ayağının altına soktu, hakem Alper Ulusoy’un gözünden kaçmadı tabii..
70.dakikada Ozan-RVP değişikliği geldi. Eskişehir defansının dengesini çift santrfor bozdu. Ard arda gelen tehlikeli ataklardan birinde Nani’nin uzaktan vurduğu topu kaleci Boffen sektirdi ve Fernandao topu boş kaleye göndererek çok kötü oynadığı maçta iki gol birden attı. Futbolcu şansımı diyelim, fırsatçılık mı diyelim adlandırmadım. Boffen’in sektirdiği top da dışarı gidiyordu, o da ayrı bir konu. 80.dakikada Markoviç-Volkan Şen değişikliği ile Pereira bir hamle daha yaptı. 85.dakikada Volkan getirdi, kaleciyi de çalımladı, bu sefer de Van Persie topu boş kaleye bıraktı ve Fenerbahçe ikinci yarıya önemli bir galibiyetle başladı. Başımıza taş yağacak, bir maçta 3 gol birden attık, lehimize penaltı çalındı, rakip tuhaf bir hakem kararıyla 10 kişi kaldı.
Bu hafta ezikler korosunu dinle artık, Aziz’in uşağı hakemler, şikeciler. He canım he ! Verilmeyen iki penaltı ne olacak ? Ya diğer maçlar ?? Beşiktaş’ın beleş puanları ?
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
