İhtiyaçlar Hiyerarşisi
“Eğer bile bile gücünüz yettiğinden daha azını olmayı planlıyorsanız; sizi uyarırım, hayatınızın geri kalan kısmında mutsuz olacaksınız. Kendi yeteneklerinizden ve olanaklarınızdan kaçıyor olacaksınız.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi olan Abraham Maslow, her ne kadar insan ihtiyaçlarını tarif etmiş olsa da hem bu söz dizisini hem de meşhur piramidini Galatasaray’a uyarlamak pekâlâ mümkün.
Öncelikle bir şeyi kabul edelim; Galatasaray bireysel olarak oldukça yetenekli isimlerden oluşuyor. İsim isim baktığımızda, problem çözme konusunda ligin en değerli kadrosu ve Sivasspor önünde de sonucu getiren büyük oranda bu bireysel değerler oldu. Fernando Muslera’nın sezona başlangıç yönünden bu sezon kendi kariyer zirvesini oynaması, Ryan Babel ve Florin Andone’nin gollerdeki bireysel kalitesi, Emre Mor’un fiziksel olarak iyi durumda olmamasına rağmen üstün bireysel becerisi gibi faktörler takım halinde bir bütünlük yakalanamamasına rağmen böylesine zorlu randevularda bile size sonuç getirebiliyor. Ancak bu yüksek kapasiteli takımın henüz ikinci vitese bile geçemeyen hali Avrupa maçlarında yokuşu çıkamıyor. Bence daha da endişe verici olan taraf ise, Fatih Terim’in özellikle yakın dönem tecrübelerine de bakarak “ne kadar yavaş gidersek gidelim, sonunda hedeflenen yere varırız” edasında oluşu…
Bugün bu takımın en temel ihtiyacının ligde kazanmak olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ligi kazanmak hem finansal olarak derin nefes aldırıyor hem de geleceğe güvenle bakılmasını sağlıyor. Kazanma alışkanlığı bir şekilde puanlar alındıkça karşılansa da ortaya çıkması beklenen forma adaleti ihtiyacı olacak. Fatih Terim takımlarında oyuncu tarafından bunu gözlemlemek o kadar kolay olmaz biliyoruz ancak taraftar nezdinde de bu ihtiyacı net olarak hissediyoruz ki artık yavaş yavaş bu seslere kulak verildiğini de görebiliyoruz. Zamanla bu ihtiyacın doğru takım ruhunu yaratmanın anahtarı olacağına inancım tam, sonrası ise zamana ve istikrara kalmış bir durum.
Realist olmak gerekirse, bir süre daha Galatasaray’ın elde edebileceği en kıymetli başarı tabii ki Süper Lig Şampiyonluğu. En azından kısa vadede mevcut ekonomik yapı ve oyuna bakış açısı ile ne fiziksel ne de mental olarak Avrupalı rakipleri ile boy ölçüşebilmesini beklemiyorum. Ancak kendini zorlamayan, yeteneklerini ve yapabileceklerini inkâr eden bir Galatasaray’ın da uzun vadede rotasını bir başka yere çevirmesi zor görünüyor.
Piramidin tüm basamaklarını geçerek en zirveye çıkılabileceğine şahitlik etmiş, 2000’leri hatırlayan Galatasaraylıları, bugün bu kadar ciddi yatırımlar da yapılmışken, temel ihtiyaçlarla idare edebilmek mümkün değil. Eğer bir gün var olduğu söylenen “dünyadan daha büyük hayallere” gidilecekse, bu kulüp için teknik direktörlük makamından çok daha fazlasını ifade eden Fatih Terim’in geçmişte zirveye nasıl çıktığını hatırlaması gerekiyor.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: [email protected]
twitter: @arcanumut
