Galatasaray belki de ligde bu kadar gol pozisyonu bulmamıştı. Fakat kaliteli dediğimiz ileri uç ayakları bu sefer çok şanssızdı.Bu maçın analizinden önce ilk maçta Terim’in Alanyaspor gibi ligde üst sıralara oynayan, teknik taktik anlayışı bulunan, iyi ileri uç adamları bulunan bir takıma karşı çıkarttığı ön biri ve her maç olduğu gibi takıma yaptığı yanlış müdaheleleri konuşmak lazım. İlk maçtaki oyuncu tercihleri ve oyun düzeni evlere şenlikti. Keza ikinci maçta ilk maçta aldığı yenilginin bir üstüne çıkıp turu geçmek zorundaydı Galatasaray.
İlk yarı maça çok istekli başlayan adeta rakibi boğan bir Galatasaray vardı ki zaten ilk dakikalardaki baskının sonucu gol geldi. Tribünde ilk hatamızda golü yersek maçı çıkaramayız dedim ki 5 dk. daha geçmeden ikili mücadelede top kaptırmamız sonucu hızlı gelişen Alanya hücumu sonrası golü yedik. Fakat ben yine de umutsuz değildim. İkinci yarı bu maç döner diye ümit ediyordum. Ta ki ikinci yarı başında doğru değişiklik olan Onyekürü yerine yanlış değişiklik olan Linnes’i görene kadar. Terim’in net şekilde Linnes’e bir kini olduğunu ve Ömer Bayram’a karşı da bir zaafı olduğunu düşünmeye başladım. Ömer Bayram’ın niyetinden hiç şüphem yok fakat net bir gerçek var. Ömer Bayram 20 asist yapsa da Galatasaray’ın banko ilk on bir oyuncusu olduğunu göstermez bu istatistik. Bu sadece ligin kalitesizliğini gösterir. Bu değişiklikten sonra rakip soldan atak yapmaya başladı. Ardından gelen bariz penaltı ile öne geçtik.
Fakat sahada bir bela vardı ki ben hala o belanın bu takımda nasıl oynadığına akıl sır erdiremiyorum. O bela Seri! Bu adama İngiltere’de nasıl 30 milyon euro bonservis ödenmiş çok merak ediyorum. Büyük ihtimal para aklamışlardır. Ayağına her aldığı topu geriye yana atan, tekte kontrol yapamayıp baskıyla birçok topu kaybeden bela 80 dk. sahada kaldı. Galatasaray 2-1 öne geçtikten sonra baskısını kırabilmek için Erol Bulut hoca çok mantıklı fakat biraz geç değişiklik yaptı. O da Efecan değişikliğiydi. Efecan fizik gücü, hızı ve ayak hakimiyetiyle hem takımına zaman kazandırdı hem de soldan baskıyı bir nebze olsun azalttı.
Seri denen bela çıktı ama bu sefer de (en azından ben) Taylan ya da Selçuk beklerken kanserimiz Belhanda oyuna girdi. Her ne kadar 3. golün asistini yapmış olsa da o orta hariç hiçbir artı katkısı olmayan Belhanda ile ve geldiğinden beri süre alamayan, aldığında da bunu iyi kullanamayan Sekidika ile maçı 3-1 tamamladık ve Alanyaspor’a turu kaptırdık. Alanyaspor gerek yere yatıp kalkmayan oyuncularıyla, gerekse son dakikalarda çirkeflik yapıp oyunu soğutan ve oyuncuları geren tutumuyla istediğini aldı.
Bunun adı dünyada profesyonellik. Evet Alanyaspor’u tebrik ederim. Galatasaray’ı kupadan elediler. Fakat ben bu tarz oyunu kendi takımım da oynasa rakip de oynasa hiç sevmiyorum. Bizler statlara futbol izlemeye, bu oyundan zevk almaya gidiyoruz fakat bu tip profesyonellik(!)ler insanı futboldan soğutuyor. Galatasaray için son olarak şunları söylemeliyim. Lemina’nın kesinlikle bonservisi alınmalı, Belhanda, Seri, Mariano ile kesin olarak yollar ayrılmalı, Galatasaray rakibi ve oyunu küçüksemekten vazgeçmeli ve son olarak Muslera’nın heykelini Florya’ya dikmelidir.
Kalın sağlıcakla!
mail: [email protected]
twitter: @cevatdil