https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

MART’IN VE NİSAN’IN EN ÇILGINI DUKE OLDU!

Okunması Gerekenler

efe resimHer Mart ayında basketbol camiasını peşinden sürükleyen bir geleneği var Amerika’nın, malum: NCAA Finalleri. Bu gelenek bizi Eylül’de çağırır, Mart’ın ortasında yakalar, Nisan’ın ilk haftası bitince bırakır ama etkileri en azından NBA Draft’ine dek sürer.

Öyle bir furyadır ki bu, ABD Başkanı Obama bile canlı yayında her sene turnuvaya dair tahminlerini anlatır, şampiyonu bilmeye çalışır. Pek çokları için, sadece ABD’de değil, artık tüm dünyada basketbolun geleceğini şekillendirmeye namzet olan bu “çoluk çocuk” güruhu, NBA’den (en azından normal sezondan) bile daha fazla rekabet ve keyif içerir. On binlerce taraftarı stadyumlara sürükleyen, milyonları da ekran başına kilitleyen bu geleneğin bu seneki hikayesi yine evlere şenlikti. Sahnenin çoğunu yine turnuvanın gediklisi devler (Louisville, Kentucky, Villanova, North Carolina, Duke, Indiana, Butler, Cincinnati, Arizona, Texas, Kansas, SMU, Georgetown, Virginia, West Virginia, Iowa, vb.) paylaşırken, nice güzel alt sıra takımı da (Utah, Wisconsin, Dayton, Michigan State, Notre Dame, Wichita State, NC State, Xavier) yine tüm planlara baharat serpti. Eminiz hemen herkesin “bracket” tahminleri yine yerle yeksan oldu, ama seyir zevki için buna değdi.

indianapolisFinale gelinene dek elbette çok çetin savaşlar verildi; Notre Dame az kalsın en güzel sürprizlerden birini yapıp Kentucky’yi eleyecekti; Michigan State koç Tom Izzo önderliğinde Oklahoma’yı ve Rick Pitino’nun Louisville’ını aşarak Final Four’a geldi; Dayton elemelerden bracket’a dahil olmasına rağmen herkese korku saldı; NC State Villanova’yı utandırdı, ve daha nice “tatlı” hadiseler yaşandı.

Ve hepsinin ardından, Final Four’a kalan dört takım belli oldu: Michigan State Spartans, Kentucky Wildcats, Wisconsin Badgers ve Duke Blue Devils. Pazarlamacıların pîri üstadı koç John Calipari’nin Kentucky’si, sezonu namağlup sürdürüp rakiplerine gözdağı vererek devleşmişti ve pek çok insan onların şampiyonluğunu istiyordu; fakat gerek spekülasyon seven, gerekse de Calipari sevmeyen kalabalık bir güruh onların elenmesini görmek için çok şey verirdi. Yenilgi görmediği için, önce Notre Dame, ardından da Wisconsin karşısında zor anlarda bocalayan Kentucky’nin kaderi, yarı finalde Frank Kaminsky ve Sam Dekker’ın şahlandırdığı Wisconsin’a boyun eğmek oldu. Diğer eşleşmede ise, yaşayan efsane koç Mike Krzyzewski’nin idaresi altındaki Duke, boy, fizik ve taktik farkıyla Michigan State’in tatlı rüyasına kolayca son verdi.

ncaa 2Finale gelindiğinde, kırmızı köşede, Big-Ten Konferansı’ndan, sezonun en verimli ve üretken basketbollarından birisini oynayan Wisconsin; mavi köşede ise, ACC Konferansı’ndan, Final Four’u hatmetmiş, hatta bizzat kendisi Final Four olmuş Koç K. ve Duke yer aldı. Oyun sistemleri birbirini andıran ve sahanın istisnasız her bölgesinde ve pozisyonunda birbirine denk silahları bulunan bu iki güzide takımın eşleşmesi, maçı normalin de üzerinde hararetli ve keyifli kıldı. Her konuda denk mi demiştim? Bir nokta dışında her yönden denkti bu iki takım: koçlar ve tecrübeleri. Oyunculara moral motivasyon aşılama konusunda çığır açan ve maç içerisinde Calipari’gillerin aksine hiç sahaya müdahale etmeyi, taktik aşılamayı, oyuncularla iletişim kurmayı tercih etmeyen Wisconsin koçu Bo Ryan, böylesi büyük maçlarda sıklıkla yer almamanın bedelini kritik anlarda çizgisinden kayarak ödedi. Tabi öncelikle, bu kritik anların pek çoğunun, bilhassa ikinci yarıda, hakemler tarafından yaratıldığını da belirtelim.

Bizler hakemlerden şikayet etmeyi seven bir milletiz ve dillere destan bu şikayet huyumuzun aksine, özellikle uluslararası maçlarda hakemler şikayetlerimizi genelde meşru ve haklı kılar (bu iyi bir şans mı, ona siz karar verin). Fakat eminim ki Bo Ryan’ın yerinde biz olsak, hakemlerin Wisconsin aleyhine katlettiği 4 pozisyonda itirazın dozunu kaçırıp oyundan atılır, hatta yetinmeyip hakemlere saldırırdık. Özellikle son beş dakikada maç başa baş giderken, topun Justise Winslow’dan çıktığı ve hakemlerin defalarca pozisyonu tekrar izlemelerine rağmen karara varamayıp topu Duke’a verdikleri pozisyon, Bo Ryan’ı ülser etti desek yeridir. Böylesi bir organizasyonda bu kadarı hoş kaçtı mı? Hiç sanmıyorum…

wisn duke koclarPeki payenin büyüğünü hakemlere mi çıkarmalıyız? Elbette hayır! Asıl emek, doğru yerde doğru hamleyi yapan, takımını geriden getirip maçın sonunda öne geçiren Koç Krzyzewski’ye ait. Sezon ilerledikçe (yakından tanıdığımız Ricky Winslow’un oğlu) Justise Winslow’dan bir aslan parçası yaratan Koç K, evvela takımın savunma dümenini Winslow’a (11s 9r 3b) teslim etti. Ardından, Draft’in 1 numara adayı olan ve final maçının ilk düdüğünden beri hem hücumda hem savunmada Kaminsky karşısında ezilen Jahlil Okafor’u (erken aldığı 4 faul sebebiyle sadece 22 dakika sahada kalıp, 10s 3r), faul problemini de hesaba katarak, en kritik yerde oyuna soktu ve taktiğiyle önce savunmada, sonra da hücumda meyveleri topladı. Üzerine, meydanı boş gören Tyus Jones (23s 5r) ve Quinn Cook’un (6s 4r 2a) yanına bench’in dinamosu Grayson Allen’ı (16s 2r 1tç) monte etti ve rakibin kendini büyütmeye meraklı oyun kurucusu Bronson Koenig’e sahayı dar etti. Amile Jefferson ve Plumlee biraderlerin son mamulü Marshall Plumlee’yi en doğru şekilde kullandı. Ödülünü de, rakibine karşı 63-68’lik bir galibiyet ve 5. NCAA Şampiyonluğu olarak aldı.

ncaa 1Bu esnada Wisconsin, NCAA’de yılın oyuncusu seçilen ve basketbol sözlüğümüze point-center kavramını sokacak kadar fundamental ve top kontrolü becerisi sahibi olan Frank Kaminsky’yi (21s 12r 2a 1b) yalnız bırakmanın ceremesini çekti. Finale gelen yoldaki son 3 maçta Kaminsky’ye yarenlik eden Sam Dekker (6/15 saha içi isabetle 12s 8r 2a), bu maçta üç sayının gerisinden 0/6 ile oynayıp yalnızca hücum ribauntlarını ve boş pozisyonları bitirebildi. Nigel Hayes (13s) ise, pozisyonuna rağmen inadına sırtı dönük post-up oynamayı seçince, oyunun diğer alanlarındaki tüm verimi düştü. Bronson Koenig’in (10s 4a), aslen bench oyuncusu olduğuna bakmadan süper yıldız tavrıyla oynaması ise hepsine tuz biber ekti. En başta Koenig yüzünden, takımın en belirgin karakteri olan ekstra pas yaratma özelliğini uygulayamadılar ve rakip savunma karşısında çok zorlandılar. Yine de, rakiplerinin çoğuna oranla çok daha tecrübesiz olan Wisconsin’ın buraya kadar gelmesi ve oynadıkları bu güzel basketbol da en az Duke kadar alkışlarımızı hak etti.

Dönüm noktası: Tyus Jones’un skoru 58-66’ya taşıyan üçlüğü. Tüm kapıları kapattı.

Sezonun beklentileri aşan takımları: Notre Dame, Michigan State, Dayton, NC State, Wichita State, Gonzaga, Utah, Arizona, Temple (Turnuvaya kalamasalar da, uzun süre o kadroyla fırtına gibi estiler, haklarını teslim edelim).

ncaa kentSezonun hayal kırıklığı yaratan takımları: Kentucky (aslında ben finalin Kentucky – Duke şeklinde olacağını ve Kentucky’nin asıl hezimete Duke karşısında uğrayacağını bekliyordum, o yüzden Kentucky’yi sadece, Final Four’a dek oynadığı olgun basketbol ve 38-0’lık galibiyet yüzdesine rağmen elenmesi sebebiyle bir hayal kırıklığı addedebilirim), Butler, Kansas, Texas, UCLA, Villanova, Virginia, Maryland, Valparaiso, VCU, Cincinnati, Indiana, Oklahoma (benim beklentilerimi aşsalar da, Michigan’ı aşamadılar), Baylor, Georgetown, ve elbette ki, North Carolina.

Sezonun yıldızları ve beklentileri aşan oyuncuları: Jahlil Okafor, Justise Winslow, Rakeem Christmas (Syracuse’u turnuvaya taşıyamadı çünkü tek başınaydı), Brendan Dawson (bu adam Lebron’un iki gömlek ve 5 santim kadar altı, dikkatle takip edelim), Travis Trice (yeni Iverson adayımız), Denzel Valentine (kim derdi ki Michigan’ı Final Four’a o taşıyacak?), Jerian Grant (Kentucky onun kaçırdığı şutlar sayesinde Final Four’a yürüse de, Notre Dame masalını Grant yazdırdı), Frank Kaminsky (yorumsuz), Montrezl Harrell, Terry Rozier, Wayne Blackshear, Grayson Allen (Anadolu Efes bir an önce kapmalı kendisini), Fred Vanvleet (tek dişi kalmış kahraman), Wes Washpun, Domantas Sabonis (canımız ciğerimiz), Jakob Poeltl, Daniel Ochefu, J.P. Tokoto (nam-ı diğer belkemiği), Demetrius Jackson, Taurean Prince, Juwan Staten (Devin Williams’ı kontrol etmek kolay iş değil), Harrison ikizleri Aaron ve Andrew, Karl-Anthony Towns, Trey Lyles, Willie Caulie-Stein (bence halen çok zayıf bir birebir savunmacı), Devin Booker, Sam Dekker.

ncaa 4Kaminsky Draft’te seçilmezse, NBA yeni bir Marc Gasol’dan olacaktır. Okafor ise hem 1 numara olmayı, hem de Karl-Anthony Towns’ın önünde seçilmeyi hak ediyor. İleride bol bol Anthony Davis – Jahlil Okafor çekişmesi seyredebilecek olmamız şimdiden beni heyecanlandırıyor açıkçası.

Evet, bir çılgınlığı daha noktaladık, hepimize iyi seyirler oldu. Yazıyı bitirirken kamuoyunda tartışma yaratmaya başlayan bir konuya açıklık getirelim: Justise Winslow, 1996 doğumlu. Babası Ricky O’Neal Winslow 1997 yılında Türk vatandaşlığına geçtiğinde oğlu Justise Winslow 1 yaşındaydı, yani babası Türk vatandaşlığını edindikten sonra değil, önce doğdu. Bu sebepten dolayı da, Justise Winslow’un herhangi bir Türk vatandaşlığına hak kazanması veya halihazırda sahip olması mümkün veya söz konusu değil. 1998’de doğsaydı, otomatik olarak Türk vatandaşlığına da sahip olacaktı. Yani? Kendisini Türk Milli Takımı’na kazandırmak için doğal yollara başvuramayacağız (ne yazık ki)…

EFE ÖZENÇ

efe.ozenc@abcspor.com

@efe_ozenc

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular