Aslında fazla bir önemi yok lider olmanın. Takımın milli maç arasını daha keyifli ve rahat geçirmesini sağlar. Taraftara moral verir. Puan tablosunun en tepesinde görmek takımını her zaman iyidir ama sadece o kadar.
Esas önemli olan bu maçtan çıkartılacak dersler.
Liderlikten çok daha önemli olan bugün yaşanılan zorlukların sebeplerini bulup çözüm üretmek.
Öncelikle bu kadar kaliteli ve alternatifli bir kadro kurulmasının amacı nedir? Yoğun maç trafiğinde farklı oyunculardan yararlanıp, sürekli aynı isimlere yük binmemesini sağlamak değil mi? Ancak belli ki son maçlarda hep aynı kadroyla mücadele etmek bazı oyuncuları yormuş. Örneğin bir Ozan Tufan hem canlılık hem de hücumda çoğalma adına büyük katkı verebilirdi.70.dakikadan sonra hafta arasındaki Avrupa Kupası maçının da etkisiyle takım oyundan çok düştü. 4-5 oyuncu tabiri caizse bittiler resmen. Demek ki özellikle Avrupa maçları sonrası bir kaç oyuncuyla yapılacak rotasyon hem daha dinç bir takım olma hem de üst düzey oyuncuları küstürmeme adına kesinlikle gerekli olacak.Diğer bir çıkarılacak ders Joseph De Souza-Mehmet Topal’dan oluşan orta saha göbeğinin performansı. Her ikisi de iyi oyuncu. Rakibe pozisyon vermeme adına da müthiş iyi işler yapıyorlar. Bugün de Antalya’nın gole kadar pozisyonu yok, Volkan yere bile yatmadı. Ancak hücuma verdikleri katkı sınırlı. Fenerbahçe’nin oyun içinde zaman zaman pozisyona girme sıkıntısı çekmesinde bu ikilinin ofansa katkısının az olmasının rolü var. Hocanın çözmesi gereken en önemli problemlerden biri bu.
Bu maçla ilgili de en çok konuşulan konulardan biri yine Diego konusu. Bir kesim Diego’nun topu fazla eveleyip gevelediğini, Fenerbahçe’nin futbolunu yavaşlattığını savunuyor. Bir diğer kesim ise, ki bunların arasında benim futbol bilgisine çok güvendiğim arkadaşlarım da var, Diego’nun çok çalıştığını, sorumluluktan hiç kaçmadığını ve takıma çok yararlı olduğunu savunuyorlar. Ben her iki tarafa da kısmen hak vermekle beraber Diego ile ilgili daha fazla tabelaya katkısı olması gerektiğini savunuyorum. Şu ana kadar yapılan 7 resmi maç sonrasında Diego isminin yanında 1 asistten daha fazlası yazıyor olması gerekirdi diye düşünüyorum.Derslerden bir diğeri de bu maçla cezası biten Caner’e. Yerine oynayan Hasan Ali fena değildi aslında, etkili çıkışları oldu. Ama Caner’in katkısı çok başka. Fenerbahçe hücumları için çok önemli bir isim Caner. Özellikle Fernandao’nun onun sert ve kavisli ortalarına çok ihtiyacı var. Demek ki Caner de artık saha içinde hareketlerine dikkat edip takımı bir daha kendinden mahrum bırakmamalı.
Derslerden en büyüğü ise benim gibi acelecilere. Atromitos maçı sonrası rakibin zayıflığını fazla dikkate almadan ”tamamdır artık takım galiba oturuyor” düşüncesine kapılanlara ”dur bakalım biraz daha sabret” uyarısı oldu bu maç. Sanırım Fenerbahçe’nin istediği oyunu oturtması biraz daha zaman alacak. 6.hafta deplasmanda oynanacak Beşiktaş maçına kadar artık taşların yavaş yavaş yerine oturmuş olması gerek diye düşünüyorum.Ve son olarak Vitor Pareira’nın kulağına küpe olması gereken 1 numaralı ders. Türkiye’de bir şehir efsanesi vardır. Basın Fenerbahçe’lidir, hakemler de hep Fenerbahçe’yi kayırır.. Antalya maçı bunun ne büyük bir saçmalık olduğunu gösteren çok güzel bir örnektir. Ben bu satırları yazarken farklı kanallarda Bülent Yıldırım’ın vermediği bariz penaltı pozisyonu gözardı edilirken, son saniyede gelen frikik golünün ne kadar haksız olduğunu kanıtlamak için birbiriyle yarışıyor yorumcular. Utanmasalar Fenerbahçe hakemle kazandı diyecekler hatta bazıları utanmıyor ve diyorlar da!! Belli ki Fenerbahçe şampiyon olacaksa sadece rakipleri yenmesi yeterli olmayacak yine. Hoca bilsin ki Türkiye’de bu işler böyle…
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72
