Sezonun ilk haftası bitti kazananlar, kaybedenler, eksikler, yeni yeni kondisyon tutan takımlar, çoktan hazır olmuş lig başlasa da oynasak diyen takımlar, iyi transferler daha neler neler ilk haftadan gözümüze takılanlar lig başlasa da neşelensek diye bekleyenler için bence gayet tatminkar bir sezon açılışı oldu. Kabul edelim ki çoğu maçta takımların kondisyon durumu taktiksel durumları oturmamış olsa dahi yine de iyi durumda olanlarda azımsanmayacak kadar fazlaydı.
Galatasaray Bursaspor karşısında ter dökerken ilk yarısında zorlansa dahi maçtan büyük takım olgusuyla kazanmayı bilerek 2-0 galip ayrılıyor ilk haftadan sürprize izin vermeyen takım hüviyetine bürünüyordu. Galatasaray demişken bir parantezde Fernando Muslera’ya açmamak elde değil. Tam manasıyla bir profesyonel olan Uruguaylı taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği bir isim. Gerek maç içerisindeki konsantrasyonu gerekse futbolcu duruşuyla bence ligimizdeki örnek profesyonellerden olan Uruguaylı takdir edilmesi gereken kişiler sıralamasında en başlarda kendisine rahatlıkla yer bulabilecek bir isim.
Yine bir diğer büyük takımımız olan Beşiktaş ta kendisi yeni ama zemini ondan daha yeni sanki maçtan yarım saat önce yapılmış olan tarla havasındaki statta 3 puanı tek golle alıp lige 3 puanla başlıyordu. Nitekim bu maç için yazılması gerekenler oynanan oyun taktik varyasyon vs değil tamamen stadın içler acısı saha durumu. Süper Lig’deki bütün takımlar bence çok da mantıklı bir hamleyle devlet tarafından birer stada kavuşturulurken ve Mersin gibi bir futbol şehrine de böyle güzide bir stad emanet edilirken bu stadda oyun oynanmayacak kadar kötü bir zemin olması da o takımın yöneticilerinin şapkalarını önüne koyup düşünmelerini sağlayan bir durum olsa gerek. Nitekim Beşiktaş orta sahasının dinamosunu sakat verdi Allah’tan daha fazla sakatlıklar sorunlar olmadan maçı bir şekilde tamamladı iki takım oyuncuları da . Burada en az yöneticiler kadar haksız olan birisi de bana göre maçın orta hakemiydi nitekim Rıza Hoca oyunun tatil edilmesi gerektiğini hakeme belirtmesine rağmen hakemlerin bu yönde karar almaması da üzerinde düşünülmesi gereken bir diğer soru . Bütün hakem seminerlerinde üzerinde durulan yegane sorun SPORCU SAĞLIĞI iken en önemli sakatlıklara sebebiyet verecek stad zemininin bu kategoriye orta hakem tarafından koyulmaması bana göre gecenin soru işaretlerinin en başlarında geliyordu.
Geçelim İstanbul’un Anadolu Yakasına, Son şampiyon geçen sene kendi evinde son maçını yaptığı takımla bu sezon da lig açılışı yaptı. Maç başlar başlamaz Fenerbahçe biraz da yorgun olan rakibine üstünlüğünü hissettirerek iyi de bir maç başlangıcı yaptı ve bu durumun hemen ardından da Emenike ile skoru 1-0 a getirmeyi de bildi. Maçta skoru artıracak pozisyonlar bulmasına rağmen ilk haftaların vermiş olduğu kondisyon sorunu nedeniyle 2. ve 3. golleri bulamayan sarı lacivertlilerin kaçırdığı goller rakibe de güven duygusunun gelmesini sağladı ve rakip Karabükspor iyi bir oyunla oyuna ortak oldu. Bekir İrtegün başta olmak üzere defansın hatasıyla Karabükspor durumu 1-1 e getirirken bu gol herkese soğuk duş etkisi yarattı. İkinci yarı başladığında iki takımda oyunun kontrolünü eline almaya çalıştığı dakikalarda bütün Fenerbahçe taraftarının Sow nerelerde sorusunu sorduğu dakikalarda bu kez de Karabükspor defansından büyük bir hata geldi ve Sow’a alda at dercesine bir ikram yapıldı. Senegalli’de bu ikramı geri çevirmedi ve skor üstünlüğü yeniden Sarı Lacivertlilerin eline geçti. Herkes Fenerbahçe artık kalan dakikalarda rahat bir oyun oynar düşüncesi hakim olmaya başlamıştı ki Mert’in kötü kontrolü sonrası Kadlec’in kendi kalesine attığı gol geldi. O dakikalarda bütün Fenerbahçe taraftarındaki soru muhtemelen aynıydı . Neredesin Ey Egemen, Neredesin Ey Bruno Alves. Bekir’le Kadlec arasındaki uyum problemi her dakika kendisini biraz daha ön plana çıkartıyordu. Bu dakikalarda gol atması lazım olan sarı lacivertlilerin çiçeği burnunda hocası İsmail Kartal (bana göre kendi kalesine attığı golle kesinlikle bir ilgisi yok) tamamen taktiksel bir düşünceyle Kadlec Webo değişikliğine gidiyor ilk haftadan hesapta olmayan bir puan kaybını önlemek için ön alanda bana göre Fenerbahçe’de oynayan tek pivot santrforunu oyuna alıyor hem golü bulmayı hem de oyunu rakip alana yıkmayı düşünüyordu. Çok geçmeden bu düşünce meyvesini verdi kaleci sakatlığının da etkisiyle oyuna ısınmadan giren genç kaleci büyük bir hataya imza atıyor ve Webo’nun kafa vuruşunda kolay kontrol edebileceği topu kendi ağlarında görüyor ve son dakikalarda takımını 3-2 yenik duruma düşürüyordu. Hataların üst üste yaşandığı maçta gülen taraf Kadıköy temsilcisi olurken en azından 1 puan hesabında gelen Karabükspor evine puansız ayrılıyordu.
Süleyman Seba gibi Türk futbolunun sembollerinden birisinin ismini alan Süper Ligde oynanan maçlar futbolu ne kadar da özlediğimizi gözler önüne seriyordu. Bende buradan sakatlıksız sorunsuz problemsiz bir sezon olmasını umut ederek yazıma son noktayı koyarken büyük usta taraflı tarafsız herkesin Süleyman Abisi Sayın Süleyman Seba’ya bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Saygılarımla..
